Pazar, Mayıs 08, 2011

''Küçük Prens/Antoine de Saint-Exupéry'' ten beğendiğim alıntılarım..

 
 “Ve işte sırrım: Bu çok basit. İnsan gerçekleri sadece kalbiyle görebilir. En temel şeyi gözler göremez.” dedi Tilki.
“Temel olan şeyi gözler göremez” diye tekrarladı Küçük Prens. Öğrendiğinden emin olmak istiyordu.
“Senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir” dedi Küçük Prens.
"İnsanlar bu en önemli gerçeği unuttular. Ama sen unutmamalısın. Evcilleştirdiğin şeye karşı her zaman sorumlusun. Gülüne karşı sorumlusun." dedi Tilki
“Gülüme karşı sorumluyum” diye tekrarladı Küçük Prens, öğrendiğinden emin olmak için. Sonra yoluna devam etti.
 “Günaydın” dedi küçük prens.
“Günaydın” dedi satıcı. İnsanların susuzluğunu gidermek üzere hazırlanmış tabletler satardı. Haftada bir kez bu tabletlerden aldınız mı, o hafta hiç susamazdınız.
“Peki bunları niçin satıyorsunuz?”
“Çünkü bu, insanlara çok vakit kazandırıyor. Uzmanlar bunun araştırmasını yaptılar. Haftada tam elli üç dakika kazanıyorsun.”
“Peki bu elli üç dakikada ne yapıyorlar?”
“Canları ne isterse.”
“Eğer elli üç dakikam olsaydı,” dedi küçük prens, “bir su pınarına doğru ağır ağır yürürdüm.”
 
 
  “ O halde sen de kendini yargılarsın “ diye yanıtladı Kral. “ Kendini yargılamak diğer insanları yargılamaktan çok daha zordur. Kendini gerektiği gibi yargılayabilirsen, çok adilsin demektir. “                               
“ Eğer kendimi yargılayacaksam, bunu her yerde yapabilirim “ dedi Küçük Prens.“ burada kalmama gerek yok. “
Herşeyin çok küçük olduğu gezegenimi gösteremem sana.. Belki böylesi daha iyi. Yıldızım senin için herhangi bir yıldız olsun. Böylece gökyüzündeki bütün yıldızlara bakmayı seveceksin... Hepsi senin dostların olacak. hem sana bir armağan vereceğim...

"Yıldızlardan birinde ben yaşıyor olacağım. Ben gülüyor olacağım bir tanesinde. Ve geceleyin gökyüzüne baktığında bütün yıldızlar gülüyor gibi olacak... Yalnızca senin gülen yıldızların olacak!

"Ve üzüntün hafiflediğinde (zaman bütün acıları hafifletir) beni tanımış olmak hep seni mutlu edecek, dostum olarak kalacaksın. Benimle gülmek isteyeceksin. Bunun için de arada bir pencereni açacaksın... Dostların gökyüzüne bakıp bakıp güldüğünü görünce çok şaşıracaklar! Onlara 'yıldızlar hep güldürür beni!' diyeceksin. Deli olduğunu düşünecekler. Sana nasıl bir oyun oynadığımı görüyorsun..." 
''Herkesten verebileceği kadarını istemeli.'' dedi Kral.
"Büyükler sayılara bayılırlar. Tutalım, onlara yeni edindiğiniz bir arkadaştan söz açtınız, asıl sorulacak şeyleri sormazlar. Sesi nasılmış, hangi oyunları severmiş, kelebek biriktirir miymiş, sormazlar bile. Kaç yaşında, derler, Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor? Bu türlü bilgilerle onu tanıdıklarını sanırlar.
Deseniz ki: "Kırmızı kiremitli, güzel bir ev gördüm. Pencerelerde saksılar, çatısında kumrular vardı". Bir türlü gözlerinin önüne getiremezler bu evi. Ama "yüzbin liralık bir ev gördüm" deyin, bakın nasıl: "Aman ne güzel ev" diye haykıracaklardır."

"Acaba bir gün hepimiz kendi yıldızımızı yeniden bulalım diye mi yıldızlar böyle parlıyor?"~~
Her gün aynı saatte gelmelisin” dedi tilki. “Örneğin öğleden sonra saat
dörtte gelirsen, ben saat
üçte kendimi mutlu hissetmeye başlarım. Zaman ilerledikçe de daha mutlu olurum. Saat dörtteendişelenmeye ve üzülmeye başlarım. Mutluluğun bedelini öğrenirim...
 
“Peki insanlar nerede? İnsan kendisini çölde çok yalnız hissediyor.'' dedi Küçük Prens.

“İnsanların içinde de öyle hissedersin” dedi yılan, “arada pek fark yoktur.

Hiç yorum yok: